Kutül Amare Zaferinin Yıldönümü

Kut’ül Amare Kuşatması, 29 Nisan 1916’da Irak Cephesinde Osmanlı’nın galibiyetiyle sonuçlanan I. Dünya Savaşı’nın temel muharebelerinden biridir. 

I. Dünya Savaşı’nın Irak Cephesi’nde, İtilaf Devletleri ile İttifak Devletleri arasında gerçekleşmiş bir kuşatma muharebesidir. 8.000 askerden oluşan İngiliz-Hint garnizonu Bağdat’ın 160 kilometre güneyinde Kut kasabasında Osmanlı ordusu tarafından kuşatıldı. 101 yıl önce 29 Nisan’da sonuçlanan kuşatma sonrasında İngilizlerin 6’sı general, 476’sı subay olmak üzere toplam 13 bin 309 askeri esir alındı. Bazı tarihi kaynaklara göre Osmanlı ordusunun Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale’den sonra en büyük zaferi olan Kut’ül Amare 1952 yılına kadar Türk Ordusu tarafından bayram olarak kutlanıyordu.

Kut’ül Amare, 29 Nisan 1916 tarihinde Osmanlı Ordusunun Irak’ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı büyük bir zaferdir. Kût’ül-Amâre Kuşatması (Birinci Kut Muharebesi) I. Dünya Savaşı’nın Irak Cephesi’nde, İtilaf Devletleri ile İttifak Devletleri arasında gerçekleşmiş bir kuşatma muharebesidir. 8.000 askerden oluşan İngiliz-Hint garnizonu Bağdat’ın 160 kilometre güneyinde Kut kasabasında Osmanlı ordusu tarafından kuşatılır. 1915 yılında bu kasabanın nüfusu 6.500 civarıdır. 29 Nisan 1916’da garnizonun teslim olmasını takiben kuşatma esnasında sağ kalanlar esir olarak Halep’e götürülür.

Tümgeneral Charles Townshend komutasındaki İngiliz 6. Poona Tümeni (Hint Tümeni) Bağdat’a ilerlemeye çalışırken 22-23 Kasım 1915’te Selman-ı Pak Muharebesi’ni (Tizpon) kazanamayarak geri çekildi ve 3 Aralık’ta Kut’a sığındı.

Yeni kurulan Osmanlı 6. Ordusu’nun komutanlığına atanarak 5 Aralık’ta Bağdat’a varan Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz Paşa’nın emriyle Irak ve Havalisi Komutanı Miralay ‘Sakallı’ Nurettin Bey’in birlikleri 27 Aralık’ta Kut’u kuşattı.

İlk yardım harekâtı korgeneral Fenton Aylmer komutasında toplanmış 19.000 kişilik orduydu. Ocak 1916’ta Ali Gharbi’den nehrin son noktasına vardılar.

İngilizler Kut’u kurtarmak için General Aylmer komutasındaki Tigris (Dicle) Kolordusuyla hücuma geçtiyse de 6 Ocak 1916 tarihli Şeyh Saad Muharebesi’nde ölü ve yaralı toplam 4.262 askerini kaybederek geri çekildi. Bu muharebede geri çekilme emrini veren 9. Kolordu Komutanı Miralay ‘Sakallı’ Nurettin Bey görevinden alındı ve yerine Enver Paşa’nın kendisinden bir yaş küçük olan amcası Mirliva Halil Paşa getirildi.

19 bin kişilik İngiliz Ordusu, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi Muharebesi’nde ölü ve yaralı 1.600 kayıp verdirilerek geri püskürtüldü.

Osmanlı ordusu Vadi’nin yukarısındaki Felahiye’de (Hanna) mevzilendi. Burası Dicle ve Suwaikiya bataklığı arasında daralan kuru zeminde bir geçitti. 21 Ocak tarihinde 20 bin kişilik İngiliz birlikleri Felahiye Muharebesi’ni ölü ve yaralı 2.741 kayıpla kaybetti. Kut garnizonu için felaketi getiren bir kayıptı.

İngilizler kuşatmayı sona erdirmek için Mart başında İngiliz general Fenton Aylmer komutasında yeniden bir taarruz girişiminde bulundu. Ancak 8 Mart 1916 tarihinde Sâbis (Dujaila) mevkiinde Miralay Ali İhsan Bey komutasındaki 13. Kolordu’ya hücum ettiyse de 3.500 asker kaybederek geri çekildi.[1] Sâbis Muharebesi’nde alınan yenilgiden dolayı 12 Mart 1916 tarihinde General Aylmer azledilerek yerine General George Frederick Gorringe getirildi.

Halil Paşa 20-30 bin kişilik bir takviye kuvvetin cepheye katılmasını sağladı. Yeni atanan General Gorringe 5 Nisan tarihinde Felahiye, Beit Asia ve Sannaiyat bölgelerine doğru saldırıya geçti. Her iki tarafın mevcudu yaklaşık 30.000 kişiydi. 22 Nisan tarihine kadar geçen sürede ölü ve yaralı 1.200 kayıp veren İngiliz birlikleri yenilerek çekildiler.

Bu sırada İngilizler tarihteki ilk havadan yiyecek ve mühimmat ikmal harekâtını gerçekleştirdiler. Fakat bunların sık sık Osmanlı siperlerine veya Dicle Nehrine düşmesini önleyemediler.

19 Nisan 1916 tarihinde 6. Ordu Komutanı Mareşal Von der Goltz Paşa, Bağdat’ta bulunan karargâhında tifüsten ölünce, yerine Mirliva Halil Paşa (Kut) getirildi.

29 Nisan 1916’da General Townshend, Kut’ta yaşanan açlığın da etkisiyle, diğer 5 general, 481 subay ve 13.300 er ile birlikte Osmanlı Kuvvetleri’ne teslim oldu. Halil Paşa, Kutü’l-Amare zaferinden sonra 6. Ordu’ya yayınladığı mesajda şöyle dedi:

Arslanlar! Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz.

İngiliz kuvvetleri 23.000 ölü ve yaralı, Osmanlı kuvvetleri 10.000 ölü ve yaralı vermiş, 13.000 İngiliz ve Hint askeri esir alınmıştır.

İngiliz tarihçisi James Morris, Kut’un kaybını “Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi” olarak tanımlamıştır. Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırdı. Bunun üzerine General Lake ve General Gorringe İngiliz ordusunda görevlerinden alınmış ve yerlerine General Maude getirilmiştir.

Bu çarpışmaların askeri tarih açısından bir başka önemi de bilinen ilk havadan ikmal denemesini İngiliz ordusunun Kut’taki birliklerini ikmal için 26 gün boyunca Dicle’deki Ora Üssü’nden 3 adet Short 184 tipi 225 beygirlik deniz uçakları ile bu kuşatma sırasında gerçekleştirmiş olmalarıdır. Ancak bu çaba yeterli olmamış ve sonucu değiştirmemiştir.[2]

Halil Paşa Kût’ül-Amâre zaferine istinaden Kut soyadını almıştır.

Destek kuvvetlerinin gelmesiyle Kut şehrine ilerleyen General Frederick Maude komutasındaki Britanya kuvvetleri, İkinci Kut Muharebesi sonrasında 23 Şubat 1917 tarihinde Kut şehrini geri aldı.

Kût’ül-Amâre zaferi, sadece Türk ordusu içerisinde bayram olarak kutlanıyordu. 1952 yılında, Türkiye’nin Adnan Menderes iktidarı döneminde NATO’ya üye olmasının ardından bayramın kutlamasına son verildi.

ADEM KARA hakkında

Yeni-Yakınçağ Tarihi Osmanlı Kent Hayatı, Osmanlıda Yenileşme Hareketleri, Osmanlı Devlerinde Sosyal Yapı ve Göçler, Halkevleri...
Bu yazı Güncel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.