İstanbul’un işgali sonrası Anadolu’da başlayan direniş, işgallere karşı halkın teyakkuza geçmesi, İstanbul Hükûmeti ve müttefik İngilizler tarafından önlenmesi gereken bir süreç olarak değerlendirilmiştir. Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi’ne karşı dini ve hanedan bağlılığı temelinde başlayan propagandalar etkisini göstermiş ve yer yer ayaklanmalar başlamıştır. Özellikle Bolu, Düzce, Hendek ve Adapazarı gibi bölgelerde yaşayan halk, “Padişah nerede ise biz oradayız” sloganlarıyla hareket geçmiştir.13 Nisan–31 Mayıs 1920 ve 8 Ağustos–23 Eylül 1920 tarihleri arasında Büyük Millet Meclisi’ne karşı Düzce ve Bolu dolaylarında iki büyük isyan çıkmıştır. İstanbul Hükümeti’nin ve işgalcilerin yönlendirmesiyle çıkartılan bu isyanlar, Milli Mücadele’yi engelleme amacı taşımıştır.
İlk isyan, 13 Nisan 1920’de Düzce’de başlamış, kısa sürede Bolu, Hendek, Adapazarı ve Safranbolu’ya kadar yayılmıştır. İsyancılar, Düzce’deki güvenlik müfrezesini basarak Komutan Mahmut Nedim Bey’i esir almış ve bölgeyi kontrol altına almışlardır. Saraya bağlılık ve dini duygular isyanda etkili olmuştur.

İsyanın bastırılması için önce Çerkez Ethem, ardından Albay Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy komutasındaki birlikler görevlendirilmiştir. Çerkez Ethem 26 Mayıs’ta Düzce’yi, Refet Bey ise 31 Mayıs’ta Geyve’yi ele geçirerek ayaklanmayı bastırmıştır.

Bu isyan sırasında 24. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mahmut Bey, Hendek civarında isyancılar tarafından pusuya düşürülerek şehit edilmiş, tümeni dağılmış ve silahlar isyancıların eline geçmiştir. Bu gelişme Ankara’da büyük endişeye yol açmıştır.

Birinci isyanın hemen ardından, Milli Kuvvetler başka bölgelerdeki ayaklanmalarla meşgulken, Abaza ve Çerkez kökenli bazı gruplar tarafından ikinci bir isyan başlatılmıştır. 19 Temmuz 1920’de başlayan bu isyan, 23 Eylül’e kadar sürmüştür. Bolu Dağı bölgesine gönderilen birlikler, isyancıların kurduğu pusu sonucu ağır kayıplar vermiştir. Milli Kuvvetler, takviye birliklerle tekrar bölgeye hâkim olmuş ve ayaklanmayı bastırmıştır.

Bolu 1920’de yaşanan isyanlarda kötü anımsanan bir şehrimiz olarak anlatılagelir. Oysaki Bolu Milli Mücadelenin yanında yer almış, önemli bir menzil noktası olarak hem Kuvayı Milliye hem de düzenli orduda pek çok şehit vermiştir. Cephede istiklal mücadelesi veren askerinin ihtiyaçlarını karşılamak için seferber olmuştur. Yaşanan isyan sürecinde Düzce bölgesinden gelen asilerin Bolu’da yarattığı tahribata dair kayıtlar olsa da bugün buralar ya yıkılmış ya da yok olmuştur.

3 Mayıs 1920 günü İngilizlerin ve İstanbul Hükümetinin desteklediği, para verip silahlandırdığı Düzce ve Hendek asileri Bolu’yu işgal etmişler ve Bolu’da bulunan 32’nci Kafkas Alayının Subay ve erlerini şehit etmişlerdir. İlk isyan sırasında isyancıların Bolu’yu ele geçirmesi üzerine BMM birtakım tedbirler almıştır.
Bolu’yu ele geçirmek ve isyancıları yok etmek maksadıyla Yarbay Arif emrindeki Karakeçili Müfrezesi ve Teğmen Cevat emrindeki Ağır Makineli Tüfek Takımı Ankara – Ayaş – Beypazarı -Nallıhan – Seben güzergâhını takiben asileri tepeleyerek Seben Ardı Dağlarındaki Yanık Mevkii denen yere gelmişlerdir. Bu bölgede biraz dinlendikten sonra dağ yolunu takiben Sultanköyüne inmişlerdir.
Hendek ve Düzce asilerinden oluşan isyancı kuvvetler, 4000-5000 civarıdır. Milli Kuvvetler ise, Yarbay Arif emrindeki Karakeçili Müfrezesi (175 Gönüllü) ve Teğmen Cevat emrindeki Ağır Makineli Tüfek Takımı (-30 Asker)’dir.
Asiler Yarbay Arif Müfrezesinin Seben üzerinden Bolu’ya geldiğini daha önceden haber almışlar ve 12 gün önce 21 Nisan 1920 günü Hendek’te şehit ettikleri Yarbay Mahmut Nedim’in 24’üncü Tümeninden ele geçirdikleri bir topu Çamyayla ve Ilıca köyleri arasındaki Üçtepeler mevkiine Sultan Köyünü ateş altına alacak şekilde mevzilendirmişlerdir.
Sabah saatlerinde Sultan köyüne gelen Yarbay Arif emrindeki Milli Kuvvetleri gören asiler Üçtepeler mevkiine yerleştirdikleri bu topla Milli Kuvvetleri ateş altına almışlardır. Yapılan bu İlk topçu ateşi ile 6 yada 8 askerimiz burada şehit olmuşlardır.
Sultanköy Şehitliği 1920’de yaşananlara dair Bolu’da halen var olan tek izdir. Köylülerin anlattıkları fakat hikayesini bilmedikleri ile kaynaklarda yer alan bilgilerden hareketle yerini tespit ederek Kent Konseyinin talebi ve Bolu Belediyesinin katkıları ile düzenlemesi yapılmıştır.
Yarbay Arif, asilerin elindeki topu ele geçirmek ve bir an önce Bolu’da hakimiyeti sağlamak amacıyla kuvvetlerini taarruza geçirmiştir. Bu kahramanca taarruz üzerine asiler 75 mm’lik sahra topunu olduğu yerde bırakarak kaçmışlardır. Ancak topun ateşleme kaması asiler tarafından götürüldüğünden top Milli Kuvvetler tarafından kullanılamamıştır.
Ruhları Şad olsun!

